uzunn susuşların
yorgun bekleyişler oluşuna
ve her beklenenin
istenildiği anda değil de ( de ayrı bakınız ‘türkçeye’ )
sahiden beklenebileceği an’ın oluşuna.
ve klavyede her harf sırıtırken suratımıza.
‘hey, şu harfe de bassana’
eklentiler. çıkarılanlardan matematiksel olarak fazla veya az ise.
let the science guys solve the un_equation of modestness.
her pencerede görünen içeri yaşanmıışlıklardan dem vurarak,
hiçbir yaşanmışlığı es geçmeden,
havayı pasta gibi yiyerek,
pastayı hava gibi duyarak ve belki nefessiz
su altında derin
derim, derine gittiği yerde belki,
virgüller sonrası, günaydınlar öncesi,
seslerin
sessizce
harmonide ve kendisizliğine buluştuğu yerde belki de
ilk örtüşmelerimiz.
ilk ürküşmelerimiz.
now i got this way to run
they tell me to run
i ask
what if i walk?